sabahlık — is., ğı 1) Sabahları yataktan kalkınca geçici olarak giyilen üstlük Hemen onun üstüne sabahlığını geçirerek kapıyı açmaya koştu. S. F. Abasıyanık 2) sf. Sabahla ilgili, sabaha özgü Bir sabahlık iş kaldı. Bir sabahlık kahvaltı. Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşamlık sabahlık — zf. Nerede ise, kaçınılmaz sonuç pek yakında … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşamlık — sf., ğı Akşama özgü olan Birleşik Sözler akşamlık sabahlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kimono — is., Fr. kimono 1) Japonların önden çapraz olarak kavuşan uzun ve geniş kollu ulusal giysisi 2) Geniş kollu sabahlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
penuvar — is., Fr. peignoir Bir tür sabahlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
saydam — sf. 1) İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf Atlet vücudunu bütünüyle gösteren, saydam bir sabahlık giymişti. A. İlhan 2) is. Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
SEHERGÂH — f. Sabahlık. Sabah zamanı. Sabah vaktine âit … Yeni Lügat Türkçe Sözlük